Çocuk beslenmesinden çocuk korunmasına UNICEF dünya çocuklarına bir gelecek sağlama çalışmalarında 60 yaşına ulaştı. © UNICEF/HQ04–0682/Giacomo Pirozzi
UNICEF’in tarihi, herkese sağlık hizmeti, yoksulluğun ortadan kaldırılması, afetlerde yardım, eğitim, kadınlarla çocukların hakları dahil olmak üzere son 60 yılın en önemli küresel konularıyla özdeşleşmektedir. Kuruluşun, hiçbir çocuğun açlığa, hastalığa ve bakımsızlığa maruz kalmaması yolundaki kurucu ilkesi bu yüzyıldaki gelişmelerin kilometre taşıdır.
Başlangıç
Birleşmiş Milletler Çocuklara Acil Yardım Fonu veya kısaca UNICEF, Birleşmiş Milletlerin ilk kuruluşlarından biri olan ve 2. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru yerlerinden olmuş yetişkinlere ve çocuklara yardım eden Yardım ve Rehabilitasyon İdaresi’nden (UNRRA) sonra kurulmuştur. UNRAA savaşın sonunda tasfiye edilmiş, ancak bu kuruluşun temel işlevleri yeni oluşturulan BM kurumlarına aktarılmıştır. UNICEF ise, çocuklara öncelikle beslenme yardımı yapmak üzere Birleşmiş Milletler tarafından kurulmuştur.
UNICEF Türkiye çalışanları
Nilgün Çavuşoğlu, EÇG Bölümü:Bizim işimiz ortaklıklardan oluşuyor ve ortaklarımız da çoğu kez bize yeni bir ufuk açtınız, nereye gitmemiz gerektiğini gösterdiniz
diyor.
Fotoğraf Rana Mullan
© UNICEF Turkey 2006
Bütün çocuklara tam bir eşitlik içinde yaklaşılması yönündeki politika daha en başından UNICEF’i şekillendirmiştir. Gerçekten de, kuruluşun ilk Genel Direktörü olan Maurice Pate bu görevi ancak savaşta ülkeleri hangi tarafta yer almış olursa olsun bütün çocuklara yardım sağlanması koşuluyla kabul etmiştir. Her iki Dünya Savaşında da Avrupa’da aktif bir yardım görevlisi olarak çalışan Pate, Avrupa ve Asya’da milyonlarca çocuğa süt ve balina eti dahil olmak üzere diğer besinlerin ulaştırılması çabalarında UNICEF’i başarıya taşımıştır.
Diğer BM kuruluşlarından farklı olarak UNICEF bir tür ‘hayır–yardım’ kuruluşu olarak görülmüştür ve kuruluşun ilk finansal kaynaklarının büyük bölümü de ilk milli komitenin 1947 yılında kurulduğu ülke olan ABD’den gelmiştir. Pate, Avrupa’dan daha fazla maddi katkı sağlamak amacıyla aynı yıl içinde geçici olarak Çocuklara Yönelik BM Çağrısı (UNAC) adını taşıyan bir oluşuma gitmiştir. Bağımsız biçimde çalışan UNAC komiteleri BM için 30 milyon dolar toplamayı başarmıştır ve bu kaynağın üçte biri UNICEF’e tahsis edilmiştir. Daha sonra, UNICEF’in sürekliliği güvence altına alındığında, ayrıca kuruluşun statüsü sürekli yardım ve bağış gerektirdiğinden, UNAC komiteleri gerçek anlamda UNICEF milli komitelerine dönüşmüştür. 2005 yılında UNICEF’in gelirlerinin %37’sini milli komiteler sağlamıştır.
Çocukların kendi çalışmalarının yanı sıra Picasso, Dufy ve Matisse gibi uluslararası çaptaki sanatçıların ürünü olan kartlardan gelir elde etme yolu da gene bu ilk dönemde ortaya çıkmıştır. Praglı 7 yaşında Dzitka adlı bir kız öğrencinin yaptığı resmi taşıyan ilk UNICEF tebrik kartları 1949 yılında satışa çıkarılmıştır.
Geçiş
Bağışıklama ve beslenme dahil çocuklara yönelik uzun erimli sağlık hizmetleri sağlama stratejisi, UNICEF’in de desteğiyle Avrupa’da yürütülen kitlesel ölçekteki ve uluslararası nitelikteki verem savaş kampanyası ile daha 1947 yılında gündeme gelmiş bulunuyordu. Bu, o zamana kadar gerçekleştirilen en kapsamlı aşılama kampanyasıydı ve gene bu kampanyayla BCG aşısı ilk kez klinikler dışında kullanılıyordu. Teknolojide sağlanan açılımlar ve bağışıklama maliyetinin düşmesi sayesinde daha sonraki kitlesel bağışıklama kampanyaları Asya ve Afrika’nın ekvator kuşağında kalan ülkelerinde yürütüldü.
1953 yılında, gelişmekte olan dünyanın yeni ülkelerinin talebi üzerine UNICEF daimi bir BM kuruluşu statüsü kazandı. UNICEF kısaltması yerini korumakla birlikte, kuruluşun adı Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu oldu.
UNICEF 1950’li yıllar boyunca, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kılavuzluğunda maliyeti düşük, ancak etkili sağlık çözümleri içeren bir sistem geliştirdi. Haiti ve Endonezya gibi sağlık personelinin az olduğu yerlerde toplulukların sağlık alanında harekete geçirilmesi önem taşımaktaydı ve böylece öğrenciler dahil yerel gönüllüler sağlıkla ilgili bilgileri yaygınlaştırmak ve basit işlemleri yapmak üzere eğitimden geçirildi. UNICEF/DSÖ ortaklığı çiçek, çocuk felci ve verem gibi hastalıklara karşı mücadelede başarılı oldu; bugün bu işbirliği kızamık ve HIV/AIDSgibi hastalıklara karşı yürütülen mücadeleyle sürmektedir.
Gelişme
1960’lara gelindiğinde Birleşmiş Milletler odak noktasını uluslararası güvenlikten yoksulluk ve açlığa karşı mücadeleye ve ekonomik istikrarın sağlanması çabalarına kaydırdı. Çocuklar açısından bu kayma en açık ifadesini Çocuk Hakları Bildirgesi’nin BM Genel Kurulu tarafından 1959 yılında oybirliğiyle benimsenmesinde buldu. Bildirge, çocukları ve gereksinimlerini uluslararası gündeme sağlam biçimde yerleştiriyor ve ilk kez açlığı, yoksulluğu, hastalıkları ve cehaleti çocukların yaşama, esenlik ve gelişim haklarının ihlali olarak değerlendiriyordu.
UNICEF Türkiye çalışanları
Meral Talu, Satın Alma Bölümü:UNICEF daha ilk günlerden bu yana günümüz dünyasında çocuklar için ne gerekliyse onu vermeye çalışan bir kuruluş olarak sıkı çalıştı ve böyle sürmesi için biz de elimizden geleni yapıyoruz.
Fotoğraf Rana Mullan
© UNICEF Turkey 2006
UNICEF, sağlık ve beslenme alanındaki yardımlarını sürdürerek bu Bildirge’nin yaşama geçirilmesinde pratik bir rol oynamakla görevlendirildi. Aynı ay içinde,Maurice Pate tartışmalara yol açan bir girişimle tüm dünyadaki UNICEF çalışanlarına kuruluşun bundan sonraki yönelimleriyle ilgili görüşlerini sordu; böylece, sahada çok farklı bir tablonun görüldüğü ortaya çıktı. Bir önceki on yılın deneyimleri, saha çalışanlarına, çocukların gereksinimlerinin ailelerinin ve topluluklarının gereksinimlerinden ayrı ele almanın çok güç ve verimsiz olduğunu göstermişti.
Böylece UNICEF, Yönetim Kurulu’nun da onayıyla, ‘Çocukların Gereksinimleri’ alanında çığır açıcı bir araştırma başlattı. Diğer BM kuruluşları ile 24 ayrı ülkeden gelen raporlarla birlikte bu araştırma, en geniş anlamıyla daha sonraki gelişme ve yönelimlerle ilgili olarak gerek UNICEF’in gerekse BM’nin bakış açısında önemli bir dönüm noktasını temsil ediyordu.
Gelişmekte olan ülkeler ellerinde altyapı olarak ne varsa bunu geliştirmeye çalışıyor, bir çok örnekte de ekonomik büyümenin nimetlerinden daha iyi yararlanabilmek için daha önce olmayan altyapılarını ilk kez oluşturuyorlardı. Bu ülkelerde yatırımlara tahsis edilebilecek kaynaklar arttığından, UNICEF’in çabaları da bu yatırımlardan makul bir bölümünün entegre ve etkili bir yaklaşımla çocukların esenliğine ayrılmasına yöneliyordu.
UNICEF bunun ardından çocuk sağlığından daha bütüncül bir yaklaşıma yöneldi. Bu yaklaşımda çocukların sosyal refahı ve düşünsel gelişimi de ön plana çıkıyordu. Giderek yaygınlaşan ülke temsilcileri ağı, entegre hükümet programları çerçevesinde, çeşitli bakanlıklarla birlikte çalışarak bir ‘bütün’ olarak çocuğun gereksinimlerine yöneliyordu. Gıda, beslenme ve ana–çocuk sağlığı gibi gelenekselleşmiş çalışma alanlarının yanı sıra eğitim, kadın sorunları, su ve sanitasyon gibi başlıklar da gündeme gelmişti. Onyılın sonuna gelindiğinde, sağlıklı bir toplumda çocukların değişimin özneleri oldukları ve kalkınma planlamasının mutlaka çocukların gereksinimlerini de dikkate alması gerektiği yolundaki UNICEF tezleri kalkınmaya ilişkin tartışmalarda meşru bir zemin kazanıyordu.
1970’li yıllarda UNICEF gelişmekte olan ülkelerde kıtlıkla karşı karşıya kalan 500 milyon çocuğun açılarını dile getirerek durumu ’sessiz felaket’ olarak tanımladı.
© UNICEF/HQ91–0914/Roger LeMoyne
‘Sessiz felaket’
1970’lere gelindiğinde UNICEF artık hem kalkınma hem de insani yardım kuruluşu olarak çalışmaktaydı. 1960’lı yılların ekonomik gelişmeleriyle umut bağlanan yoksulluğun giderilmesi hedefi gerçekleşmemiş ve BM yeni bir ‘kalkınma onyılı’ ilan etmişti. Maurice Pate’ın ardılı, UNICEF’in ikinci Genel Direktörü Henry Labouisse, kıtlık tehdidi altında yaşayan yarım milyar çocuğun acılarını ‘sessiz felaket’ olarak tanımlamıştı.
Sanayileşmiş ülkelerde olanı model alan mevcut hizmet modelleri gelişmekte olan ülkeler için gerekli uyarlamalardan geçirilmemişti. Bunu dikkate alan UNICEF gelişmekte olan ülkelerdeki çocuklara ilişkin, bir topluluktan diğerine uyarlanabilecek esneklikte bir ‘temel hizmetler’ sistemi önerisinde bulundu. Bu sistemde gönüllüler örneğin bebeklerin tartılmaları, erken dönem öğrenme ve tulumbayla su sağlama gibi birtakım temel görevler konusunda eğitilecekti. Sonuçta, belirli bir bölgedeki sınırlı sayıda eğitilmiş profesyonel, gönüllüleri yönlendirmek üzere serbest bırakılacak, hizmetler de asgari bir maliyetle yaygınlaştırılabilecekti. 1978 yılında, bütün yurttaşlara ‘temel sağlık hizmetleri’ sunulmasını sağlamak üzere sağlık hizmeti sistemlerinde tüm dünyada gerçekleştirilen yeniden yapılandırma bu sistemi içselleştirdi. Amaçlanan, sıradan her yurttaşın sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanabilmesiydi.
Onyıl sona ererken, sivil toplum kuruluşların başta çocuklar olmak üzere güç durumdaki kesimlerin geleceği konusundaki kaygılarının giderek artması sonucunda UNICEF’in öncü rolüyle ‘Uluslararası Çocuk Günü’ ilan edildi. Örneğin sokaklarda yaşayan çocuklar, anasız babasız olanlar, mülteciler ve eğitimden yoksun kalanlar gibi daha önce yeterince önem tanınmayan başlıklarda küresel duyarlılığın artması sonucunu veren bu etkinliğin başarısı üzerine, çocuklar adına daha ileri adımlar atma zamanın geldiği ortaya çıktı.
Çocuk yaşatma devrimi
UNICEF 1980’li yıllarda üçüncü Genel Direktörü James Grant’la girdi. Bu dönemin başlıca teması şuydu: bebek ve çocuk ölüm hızları geleneksel olarak kalkınmışlığın göstergesi sayıldığından, yüksek bebek ve çocuk ölüm hızlarının düşürülmesi kalkınmayı da olumlu etkileyecektir.
Tüm dünyada çocuk yaşatma hedefi doğrultusunda düşük maliyetli tekniklerden oluşan bir paket hazırlandı. Bu paket, temel sağlık hizmetleri çerçevesinde dört öğeden oluşmaktaydı: büyümenin izlenmesi, ağızdan sıvı tedavisi, anne sütüyle besleme ve aşıyla önlenebilir 6 hastalığa karşı bağışıklama (verem, difteri, boğmaca, tetanos, çocuk felci ve kızamık). UNICEF, Grant’ın önderliğinde ‘çocuk yaşatma devrimi’ için daha önce görülmemiş boyutlarda ulusal, uluslararası, kamusal ve özel destek sağladı ve böylece söz konusu devrimi küresel gündemin en başına yerleştirdi.
Evrensel bağışıklama kısa sürede halk sağlığı hareketinin öncelikli başlığı haline geldi ve ulusal bağışıklama günleri şeklini alan kampanyalar UNICEF’in yanı sıraDSÖ, Uluslararası Rotary Kulüpleri, UNDP, Dünya Bankası ve Rockefeller Vakfı gibi kuruluşların da katılımıyla sürdürüldü. Başarılı denemeler daha önce çeşitli ülkelerde gerçekleştirilmişti; ancak Türkiye’de sistemin işlerliği 1985 yılında hedef grup olarak çocukların %84’üne ulaşan kitlesel kampanyayla kanıtlanmış oldu.
‘Çocuk yaşatma ve gelişimi’ devrimi, milyonlarca çocuğun yaşamını kurtarma dışında, insanı merkez alan kalkınma davasına yeni bir soluk kattı ve çocukları değişimin öncü kolu konumuna yerleştirdi.
Onyılın sonunda UNICEF, çocuk yaşatma ve gelişimi ile çocuk hakları arasında ortak bir amaç olduğunu saptayarak çocukların korunmasına yönelik bir hukuksal belgenin ortaya çıkartılması yönünde giderek güçlenen harekete omuz verdi. Gerçekten de UNICEF’in desteği Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin (ÇHS) BM Genel Kurulunca kabul edilmesinde belirleyici rol oynadı.
UNICEF açısından kadınların yalnızca anneler olarak değil ekonomideki katılımcılar, örgütleyiciler ve liderler olarak da kapsanması konusu 1990’lı yıllarla birlikte insan merkezli kalkınma konularının gündemine yerleşti.
© UNICEF/SW2K00161/Giacomo Pirozzi
Çocuk hakları, kadın hakları
ÇHS 1990 yılının Eylül ayında kabul edilirken yeni onyıl uluslararası topluluğun çocuklara daha da güçlü biçimde sahip çıkacağının işaretlerini veriyordu. BM tarafından ÇHS’yi tanıtım yaygınlaştırma gibi yeni bir görev de verilen UNICEF Dünya Çocuk Zirvesi’ne (DÇZ) topladı. Bu toplantıda 159 ülke 2000 yılına kadar bebek ve çocuk ölümlerini aşağıya çekme, kötü beslenme ve okumaz yazmazlığı ortadan kaldırma, bu arada eğitim, sağlık, su ve sanitasyon gibi temel hizmetlere erişimi artırma taahhüdünde bulundu. DÇZ’nin hedefleri ile ÇHS arasındaki güçlü ilişkinin ortaya çıkmasıyla birlikte Sözleşme’nin yaşama geçirilmesi yönünde oluşan basınç hükümetleri de bu hedefler doğrultusunda harekete geçirdi.
UNICEF açısından ÇHS’nin savunulması ve yaygınlaştırılması ‘çocukların korunması’ anlamına geliyordu. Böylece, ÇHS ile birlikte gündeme gelen karmaşık konular kuruluşun amaçları içinde eskisine göre daha merkezi bir yere oturdu. 1995’ten başlayarak yeni binyıla geçiş sürecine yeni Genel Direktör Carol Bellamyyönetiminde yaşadı. Bu süreçte, ÇHS’de de yer aldığı gibi, her çocuğun sağlık, eğitim, eşitlik ve korunma hakları ön planda tutuldu.
Çocuklar için birleşin
Bu yüzyılın başlarındaki iki önemli olay UNICEF’in çocuklara yönelik rotasını belirledi: 2000 yılı Eylül ayında gerçekleşen BM Binyıl Zirvesi ve 2002 yılındaki BM Çocuk Özel Oturumu (BMÇÖO). Zirve, Binyıl Bildirgesi’nin VI bölümü doğrultusunda 2015 yılı için sekiz hedef belirledi. Bunların hepsi, şu veya bu şekilde çocuklara odaklanmaktadır. Binyıl Kalkınma Hedefleri (BKH) ve Çocuklar için Uygun bir Dünya başlığını taşıyan Özel Oturum sonuç belgesi, dünya liderlerini 1990 DÇZ gündemini tamamlamakla görevlendirdi. Belirtilmesi gereken önemli bir husus da, BMÇÖO’da çocuklar tarafından oynanan aktif rolün, UNICEF’in sahiplendiği çocuk katılımı ilkesi açısından bir örnek teşkil etmesidir.
2000 yılında, Birleşmiş Milletler Kız Çocukların Eğitimi Girişimi (UNGEI) çerçevesinde öncü kuruluş statüsü tanınmasıyla birlikte eğitim UNICEF’in gündeminde daha da büyük bir önem kazandı. UNICEF BKH’den biri olandünyanın her yerindeki kız ve erkek çocukların ilköğretimi eksiksiz olarak tamamlaması
hedefine ulaşmak için bir hızlandırma stratejisi belirledi. Bu strateji kız çocuklarının eğitiminde sorun olan 25 ülke için ‘2005’e kadar 25’ şeklinde tanımlandı ve UNICEF, kız çocukların eğitimine yapılan yatırımın yalnızca bütün çocukların kaliteli eğitim görme hakkını korumakla kalmayıp diğer BKH’lerin de gerçekleşmesi için zemin oluşturacağını ileri sürdü.
UNICEF Türkiye çalışanları
Sema Hosta, İletişim Bölümü:Medya ile ‘haber’ yapmanın yanı sıra stratejik ortaklık geliştirdiğimiz için çocuklar adına daha büyük kazanımlar elde ettik.
Fotoğraf Rana Mullan
© UNICEF Turkey 2006
2015’e doğru
UNICEF, hükümetler, STK’lar, özel sektör, donörler, çocuklar, aileleri ve toplulukları ile birlikte çalışmalarını sürdürmekte;BKH’lerin 2015 yılına kadar gerçekleşmesine, dolayısıyla dünyanın çocuklar için daha iyi bir yer haline getirilmesine katkıda bulunacak programları ve girişimleri desteklemekte ve özendirmektedir. Ne var ki, bu uğraşta başarı uluslararası topluluk ve hükümetler tarafından yapılan tercihlere bağlıdır.
UNICEF Genel Direktörü Ann Veneman2007 yılında UNICEF Yönetim Kuruluna hitaben yaptığı konuşmada: Binyıl Kalkınma Hedefleri ve Binyıl Bildirgesi doğrultusundaki çalışmalarımızda somut ve ölçülebilir sonuçlar almanın önemini vurgulamaya devam edeceğiz. Çocuklar, bütün bu hedeflerin tam merkezinde yer almaktadır
demiştir.
Kuruluş yedinci onyılına girerken ortam, gerek UNICEF gerekse ortakları açısından çocuklar için uygun bir dünya inşa etme taahhüdünün yenilenmesi ve bu hedefin gerçekleştirilmesi açısından her zaman olduğundan daha uygundur.